Karşısında koca kara yarak, gözlerini kırpmadan içine çektiği nefesle dolu dolu yaşardı bu anı. Kadının teni terden parlarken, kalça kasları sertleşip sıkılaştıkça o devasa siyah hançer amcığını her seferinde daha derinlere saplıyordu. Boğazın daralmış yolunda inildiyordu, kadının boğazına kadar sokulan o kalın, geniş bacak arası hiçbir acıyı değil; sadece dayanılmaz bir zevki haykırıyordu. Ağzındaki sakso öyle sımsıkı sardı ki adamın elini oraya uzatıp saksoyu bastırması kaçınılmazdı. Her kökleyişte göğüsleri sallanıyor, ıslaklığı kabarıyor, kadın neredeyse çıldıracak kadar satire duyuyordu.
O kara devasa verga, amcığın içini paramparça edercesine sokuluyor; kadının çatalına işliyordu. Kraftıyla birlikte gelen sertlik sarkıntılığın dibinde şiddetlenirken kadın yavaş yavaş kendini kaybediyor, gelip gidiyor; yüzü kıpkırmızı, nefesi kesik kesikti. Kocaman yarak ne zaman vurursa vurdu üstüne dayanmaya çalışıyor ama içine girmesi bile yetiyordu onu eriten o şeytani hisse. Göt deliğine dalan parmaklar ve dillerin oyunu arasında boynu tutulup kafasında sağa sola çevrilirken çığlıklar yükseliyordu.
Her bir kökleme dalgasında sanki yüreğine saplanıyor bu kara belâ. İçine doldurdukça taşan amcık çatlaklarıyla ıslaklık sel oluyor, bir anda ağır ağır sıkıştırılan amın içinde karnına kadar inen yumruk gibi hissediliyor bu dayama. Kadın defalarca “Ağa… ağa…” diyerek deliriyor, canavara teslim oluyor; dize gelmiş koyun gibi avuçlarına okşayıp saçlarından çekiştirirken en sonunda tavan yapıyordu bütün bedenindeki titremelerle.
Kara yarak son kez sertçe vurduğunda kadın ağzından köpükler saçarcasına çıkardığı iniltiyle doruk noktasına ulaştı; boyun damarları patlamak üzereydi adeta. Korkusuzca içine boşalan sperm onun zayıf vücudunu pervasızca sararken hiçbir sınırı tanımıyordu bu bentli fantezi. O an her şey tamamen bitmişti ama etkisi ömür boyu sürecekti.